Nazal Septum (Burun Orta Bölmesi) Sorunlarına Yaklaşım
Burun orta bölmesi ( ilerleyen satırlarda nazal septum olarak anılacaktır) önde başlıca kıkırdak arkada kemik levhalardan oluşur. Üzeri her iki tarafta önde burun girişi olarak adlandırabileceğimiz kılların olduğu alanda normal cilt dokusu ile, arkada tüm burun boyunca da solunum yolu epiteli ile kaplanmıştır.
Septum kaynaklı en sık rastlanan yakınma burun tıkanmasıdır. Çok çeşitli nedenlere bağlı olmakla beraber en sık septum deviasyonu ( orta hattan sapma ) burun tıkanması nedeni olarak karşımıza çıkmaktadır. Nazal valf dediğimiz burun girişinde ve burunun en dar yeri olan alandaki milimetrik deviasyonlar önemli tıkanma yapabilmekteyken, arka kısımlarda belirgin bir sapma burun tıkanmasına neden olmayabilir.
Tıkanmaya neden olan septum deviasyonlarının tek tedavisi cerrahi yaklaşım olmaktadır.
Yeri gelmişken; burun tıkanması yakınması olan bireylerde açmak için uzun haftalar, yıllara varan sürelerde dekonjestan dediğimiz sprey veya damlaların kullanılıyor olduğunu gözlemlemekteyiz. Bu bir tür bağımlılık durumudur.
Dekonjestan damlaların ana etki mekanizması damarları daraltmak sureti ile buruna gelen kan akımını azaltmak, böylece burun içi mukoza ve organların hacmini geçici olarak küçültmektir. Geçici olması tekrarlayan ve giderek artan dozlarda ilaç kullanma gereksinimine yol açmaktadır. Bu durum da zaman içinde kalpte çarpıntı ve/veya eğilimi olanlarda arteryel hipertansiyona neden olabilmektedir. Dolayısı ile, bir hafta bazı istisnai özel durumlarda 15 günden daha fazla nazal dekonjestan kullanılması sakıncalıdır!
Uzun yıllar üst solunum yolu tıkanıklığı (deviasyon, konka büyümesi, polipleri uyku apnesi veya kombinasyonları) ile yaşıyor olmak da tansiyon yükselmesi, kalp çarpıntısı gibi kardiyovasküler hastalıklara yol açabilmektedir.
Yıllar boyu dekonjestan kullanımı ve/veya üst solunum yolu tıkanıklığını sakıncalı gördüğümüze göre; konumuz olan septum deviasyonu, burun tıkanması nedeni ise, operasyonla açılmanın sağlanması uygulanacak yöntem olarak karşımıza gelmektedir.
Yöntem
Operatif işlem detaylarını burada anmaya gerek görmemekteyim. Şahsi uygulamamda son onbeş yıldır tama yakın vakada endoskopik yöntemi kullanmaktayım. Sadece burun girişinde çok yakında olan deviasyon veya nasal septumun burun ucunu oluşturan kıkırdaklar arasından çıkmış olduğu durumlarda endoskopik yaklaşım anlamlı veya kolaylaştırıcı olmaması nedeni ile yılların süzgecinden geçmiş klasik yöntemlerden uygun olanını kullanmaktayım.
Endoskopik yaklaşımın büyük kolaylığı; sadece düzeltilmesi gereken alana teleskoplarla en yakın görüş sağlanarak minimal invazif (en sınırlı kesilerle) yaklaşımla düzelmenin sağlanmasıdır. Bu durumda iyileşme çok daha hızlı olabilmekte, komplikasyonlar en aza indirilebilmektedir. Burun içi tampon; ki bir dönemlerin hastalar açısından korkulu ruyası idi, en az seviyede kullanmaktayken, mümkünse kullanmamaya çalışıyorum. Tampon kondu ise kendisi eriyen, sadece basit aspirasyon (vakum) temizliği ile temizlenebilen tamponlar kullanmaktayım,silikon veya süngersi diğer tamponları bireysel uygulamamda kullanmıyorum. Dolayısı ile operasyon sonrası ağrı, rahatsızlık da eski yıllara göre çok azaltılmış durumdadır.
Ameliyat sonrasında bir ay süresince basınç değişikliğine maruz kalmamak için uçuş ve/veya dalış yapmamayı önermekteyim. Kara ve deniz yolu ile seyahati ilk günden itibaren kısıtlamıyorum. Operasyon sonrası iki ay boyunca burun içi yıkama spreyleri ve epitelizasyonu artıran damlalar kullanmayı önermekteyim.
Burada septum deviasyonlarına ait özel bir durumu da bahsetmekte yarar vardır.
Septum arka kısmında spur ( mahmuz ) adını verdiğimiz sivri konik veya daha çok piramitsi kemik septum çıkıntıları. Bunlar bazen (tıkanma oluşturmaksızın) yana doğru uzanım göstererek burun yan duvarında bulunan konka dediğimiz organlara ve/veya doğrudan doğruya burun boşluğu yan duvarına uzanarak noktasal bası uygularlar. Hava basıncı, nem, ani sıcak soğuk değişimi olduğu iklim koşullarında spur uzanımının olduğu tarafta göze ve arkasına doğru yayılan şiddetli ağrı oluştururlar. Buna kontakt baş ağrısı adı verilir. Sıkça sinüzit ile karıştırılarak antibiyotik tedavileri uygulandığı görülmektedir.
Tanısı;
Bu tür bir spur görülmesi durumunda hastaya, o taraf göze yayılan ağrıları olup olmadığı sorulur. Veya böyle bir ağrı ile başvurdu ise burun içinde bu basının olduğu alana pamukla dekonjestan ve topikal ( yerel ) uyuşturucu solüsyon kombinasyonu uygulandığında hastanın ağrısı belirgin olarak azalması durumunda buranın çıkartılmasına yönelik minör bir girişimin etkin olacağı kolayca anlaşılabilir.
Sonuç olarak;
Burun tıkanmasının bir önemli nedeni septum nazi deviasyonlarıdır. Tedavisi cerrahidir. Her deviasyon ameliyat anlamı taşımaz. Muayenede deviasyon görmüş olsam da mutlaka hastama sorduğum soru: “burun tıkanmanız var mı, gece ağız açık uyumaktamısınız ?” olmaktadır. Yanıt “EVET” ise operasyon gereklidir ve yarar sağlanır. Tıkayıcı olmayan bir sapma var olsa dahi opere edilmesi yarar sağlamayabilir.
Kontakt baş ağrısı yaptığı belirlenmiş olan, ancak burun tıkanması oluşturmayan deviasyonlarda önceki paragrafta bahsedilenin dışında bir durum olarak operasyon, baş ağrısının geçirilmesinde etkin olabilmektedir. Sadece endoskopik yaklaşımla çok kısa ameliyat süresi dahilinde karşı duvar ya da konkaya bası uygulayan konik veya piramitsi çıkıntının alınması ağrı tekrarlamalarını çok önemli oranda azaltmaktadır.