Akut Sinüzit

Akut Sinüzit - Prof. Dr. Haluk Özkarakaş

Sinüs: Boşluk, Paranazal sinüs: Burun çevresindeki  boşluklar olarak tanımlanabilir. Sinüslerin işlevi tam olarak bilinmemekle beraber, kafa ağırlığının hafifletilmesinde, kişiye özgün ses tununu oluşturacak şekilde, ses tellerinden başlayan titreşimlerin rezonansındata etkili oldukları kesindir. Örneğin bir rinosinüzit durumunda sinüsler içinde oluşan sıvı birikimi nedeni ile kişinin  ses tonundaki değişikliklerde  sinüslerdeki ses dalgaları rezonansının değişmesi de bir etkendir.

Akut rinosinüzit (veya sinüzit) ani başlayan, altı haftadan kısa süren paranazal sinüslerin alerjik, viral veya bakteriyel nedenli yangısı olarak tanımlanabilir. Burun içi boşlukları kaplayan epitel ile sinüslerin içini döşemekte olan solunum epitelinin karakterinin aynı olması ve hemen daima da akut sinüsitin öncesinde veya beraberinde bir rinit (nezle) durumu oluşması nedeni ile rinosinüzit kelimesini kullanmaktayım.

Akut sinüzit dediğimiz zaman burun çevresinde bulunan genel anlamda her iki tarafta dörder sinüs grubunun iltihabi reaksiyonunu anlamakayız. Bu sinüs guruplarının tümü tutulabileceği gibi tek bir tanesi veya hücre gurubu da izole olarak tutulabilmektedir.

Akut veya yeni gelişimli tanımlamasının içinde, “altı haftadan kısa” gibi bir sürecin belirtilmesi alanda oluşan iltihabi değişikliklerin belli süreler içinde farklı, geri dönüşemeyebilecek değişikliklere de yol açıyor olması ile ilgilidir. Akut faz dediğimiz durumda; yani ilk altı haftada oluşan mukoza, mukoza altı hatta altındaki kemikde oluşan yangısal çoklu değişiklikler doğru tıbbi tedavi yapılması durumunda mutlaka iz bırakmadan geriler ve kaybolur.

Demek ki ana vurgumuz Akut sinüzit tedavisinde ne olmalıdır?  Doğru tıbbi tedavi, gerekiyorsa (doğru) antibiyotik ve bunların doğru zaman süresince kullanılması.

Akut Sinüzit Tedavisi

Doğru tıbbi tedavi; rinosinüzitin başlangıcı olan burun içindeki ödemi azalmakla başlar. Viral, allerjik vs. hangi faktöre bağlı ise önce dekonjestanlar kullanılarak ödem yapmış dokulara giden kan akımı azaltılmaya çalışılmalıdır. Şişmiş, burun ve sinüs boşaltım kanallarında tıkanmaya neden olan ödem azaltılarak kanalların açılması sinüslerin yeniden havalanmasının sağlanması amaçlanır. Çünkü akut sinüzitin oluşmasına zemin hazırlayan, sinüs kanalının (geçici) kapanması ile havalanmasının bozulması, ardından proteinden zengin plazmanın sinüslere sızması, bunun üzerinde bakteri üremesi şeklinde basitce açıklanabilir.

Dekonjestan kullanımı mukoza ödemini azaltarak boşaltma/havalanma kanallarının açılmasını sağlarsa tedavide önemli bir kazanım başlatılmış olur. Şayet ödem alerjik nedenli ise steroid içeren spreyler de dekonjestana aklenerek kullanılabilir. Diğer etkili bir yöntem de tekil olarak veya dekonjestan ardından burun yıkama solüsyonları ile burun içindeki salgıların ve olabildiğince bakteri filmlerinin (birikimlerinin) önlenmesi veya oluşanların uzaklaştırılmasıdır.

Rinosinüzitler hemen daima viral etkenlere bağlı olarak başlar. Bu nedenle dekonjestanlar ve nazal yıkama solüsyonları başlangıç evresinde çoğunlukla yeterli olur. Nadiren ve durumu uygun hastalarda ağızdan alınan sistemik dekonjestanlar da kullanılabilirse de, kullanım alanlarının kısıtlı olduğu inancındayım. Yeri gelmişken; salgı kıvamını koyulaştırma özelliğinde olan birinci kuşak antihistaminikler de içermekte olan, üzerinde “grip ve soğuk algınlığı içindir” ibaresi bulunan ilaçları ben kendi pratiğimde kullanmamaktayım. Burunda oluşan bakteri üremesi için bir vasat oluşturma özelliğindeki salgıları atmak için çabalamaktayken, bunların kıvamının, akışkanlığının koyulaştırılarak atılmasının zorlaştırılması bana anlamlı görünmemektedir. Bu nedenle ben önermemekteyim.

Antibiyotik ne zaman tedaviye eklenmelidir?

Yukarıda da belirttiğim gibi; hastalık hemen daima viral olarak başlamakta, yani erken dönemde belirtmiş olduğum tedavi yeterli olacaktır. Antibiyotik çok erken evrede kesinlikle kullanılmamalıdır. Viral evrede kullanılması halinde ilerlemeyi durdurmayacağı gibi, dirençli bakterilerin de alana hakim olması, dolayısı ile uzayan antibiyotik tedavisi yapılmasını gerekli kılabilir. Bu durumda diyebilirim ki antibiyotik yakınmaların ilk başlangıç gününden itibaren birinci haftasonuna değin gerekli olmaz. Tabii ki dekonjestan ve burun yıkama yapılması koşulu ile. Topikal dekonjestanlar da (burun açıcı spreyler) 5-7 günden fazla kullanılmamalıdır. Antibiyotik gerekli görülüp başlanması durumunda da mutlaka yeterli süre (10-14 gün) antibiyotik kullanılmalıdır.

Yukarıda belirttiğim doğru dozda, doğru antibiyotiği, yeterli süre kullanma prensibi çok önemlidir. Bu evrelerin herhangibirinde eksiklik olması durumunda, hastanın kendisne özgün yapısal farklılıkları, etken bakterinin şddetli saldırgan olabilme özelliği gibi durumlarda akut sinüzitler (tıpkı akut otitlerde de olduğu gibi) çok ciddi kafa içi komplikasyonlara yol açabilme riskine sahiptir. Kendi günlük pratiğimden örnek verecek olursam bu gibi komplişkasyonları yılda ortalama iki hastada görmekteyim. Tüm yılda iki çok ciddi akut sinüzit komplikasyonu azımsanacak bir rakam değildir.

Cerrahi işlem çoğu durumda gerekmezken, komplikasyon durumunda cerrahi yaklaşımlar gerekli olacaktır.